Mayıs ayının her 27’sinde fedakârca mücadeleleriyle tarihe mühür vurup gönüllere girmiş kahramanlarımızı Ülkücü Şehitlerimizi rahmetle ve hayırla yâd ediyoruz.

Ülkücüler; Başbuğ Alparslan Türkeş’in “davamız Türk milletinin varlığını yüceltmek ve ebediyen devam ettirmek davasıdır” sözünde işaret ettiği ülkünün sahiplenilmesi ve yaşatılması için candan ve serden vazgeçmeyi göze alan insanlık mucizeleridir.

Ülkücüler; Türk milletinin aleyhine kurgulanan hiçbir karanlık oyuna boyun eğmeyen, hiçbir tehdide diz çökmeyen, hiçbir saldırı ve suikasta tamam demeyen iman erleridir.

Ülkücü, ileriye doğru yol alan millet varlığının devamını ve başarısını hedeflemiş bir vizyonun yaşayan aktif bir temsilcisi olmaya karar vermiş iman ve ülkü kalesidir.

Bir davaya inanan, akıl ve kalbin kenetlenmesiyle bu inancını ifa eden, hayata, hadiselere, zamanın ve tarihin ruhuna ülküleriyle bakan, bununla da kalmayıp zalimlere ve hain emellere cesaretle meydan okuyan şehitlerimizin her damla kanı milli varlığımızın ebedi nişanesidir.

Aziz şehitlerimiz haklı mücadelelerinin bedelini canlarıyla ödeyen fazilet, feraset, feragat timsalleridir. Onları ve mücadelelerini unutmak asla ve asla mümkün değildir.

Rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımızın nazlı nazlı dalgalanması, topraklarımızın ebedî vatan olarak kalması, milletimizin dâima bir ve hür olması için canını veren bütün ülkü erleri, dava şehitlerimizi, Başbuğumuz Merhum Alparslan Türkeş Bey’i ve O’nun dava arkadaşı Gün Sazak Bey’i bir kez daha rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum. Kabirleri nur, ruhları şâd, mekânları cennet olsun!